Bilinen en eski efsaneler Gılgamış'ın ölümsüzlük otunu yemeye fırsat bulamadan bir yılana kaptırması ve Lokman Hekim'in Anadolu topraklarında bulduğu ölümsüzlük otunu rüzgara kaptırmasıdır. Binlerce yıldır insanoğlu başta ölüm olmak üzere pek çok hastalık için doğadaki bitkilere karşı merak duymaktadır...

Hangi bitkinin yararlı, hangisinin zehirli olduğuna dair araştırmalar yaparak besin maddesi, içecek ve şifa kaynağı olarak bitkilerden yararlanmıştır. Modern tıbbın gelişmediği zamanlarda hastalıkları önleme ve iyileştirme konusunda bitkiler kullanılmıştır. Günümüzde kullanılan pek çok ilacın hammadesi doğada yetişen bitkilerden elde edilmektedir.

     Binlerce yıldır insanlar beslenme ve şifa dışında bitkileri; dini ritüeller ve kutlama merasimlerinde, zehirli olanları savaşlarda, ağaç gövdelerini de barınmada kullanmanın yolunu bulmuştur. Yıllar boyunca bitkilerle ilgili mitler ve masallar anlatılmıştır.

Sık bilinen hikayeleri sizler için derledik.

 

     ADAÇAYI:    Latince 'korumak' anlamına gelen 'Salvere' kökeninden türeyen adaçayı yüzyıllardır bilgelik, koruyuculuk ve ölümsüzlükle anılmaktadır. Adaçayı çok eski çağlardan beri farklı kültürlerde kutsal sayılan ve önem verilen bir bitkidir.  13. yüzyıldan kalma arap dizelerinde '' Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye'' şeklinde yer almış ve ölümsüzlükle ilişkilendirilmiştir.

     Şaman ve Pagan inancındaki dini ritüellerde  koruyucu özellik atfedilerek tütsü olarak kullanıldığı bilinmektedir.

     Hristiyan toplumundaki bir rivayette, Meryem ananın savaşçılardan kaçarken bebek İsa'yı bir kovuğa sakladığı, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istediği ancak sadece adaçayının yapraklarıyla kovuğu kapatarak ona yardım ettiğinden bahsedilir. Meryem ana bu olaydan sonra  adaçayını kutsar ve sonsuza kadar insanoğlunun en çok sevdiği bitki olacağını söyler.

 

     ADAMOTU: Şeklinin insan vücuduna benzemesi nedeniyle insanoğlunun dikkatini çekmiştir. Çiçeklerine ateş böceklerinin gelmesiyle oluşan görüntüden dolayı ''şeytan mumu'' olarak da bilinir. 

      Efsaneye göre bitki topraktan sökülürken duyanları sağır eden ve acı içinde ölümüne yol açan bir çığlık atarmış. Yüzyıllar önce yazılan bir yazıda bitkinin nasıl koparılacağı tarif edilmiştir. Buna göre bitkinin gövdesi uzun bir iple bağlanarak ipin ucu 1 hafta aç bırakılmış bir köpeğe bağlanır. Köpeğin uzağına bir parça et atılarak köpeğin hızla koşması sağlanır. Bu yöntemle bitkinin kökleri topraktan ayrılır. Orada bulunanların da çığlığı duymaması için kulaklarını mumla kapatması önerilmiştir.

 

     BALDIRAN OTU: ''Bildiğim bir şey var, o da hiç bir şey bilmediğimdir''. Baldıran otu , hemen herkesin aşina olduğu bu sözün sahibi olan Sokrates'in ölümüne sebep olan en güçlü zehirli bitkilerdendir. Çağının ötesinde yenilikçi ve demokratik fikirlerinden dolayı Atina meclisi tarafından ölümle cezalandırılan Sokrates'in ölüm yöntemini kendisinin seçmesine izin verilir. Sokrates onurlu bir yöntem olduğuna inandığı baldıran zehri içmeye karar verir ve bitkiyi içerek hayatına son verir. 

 

     DEFNE: Hatay'da en çok bilinen efsane ''Defne ve Apollon Efsanesi''dir. Yunan mitolojisine göre Daphne ömür boyu yalnızlık yemini içen genç bir kızdır. Zeus'un oğlu Apollon su kıyısında yürürken Daphne'yi görüp ona aşık olur ve onunla konuşmak ister. Ancak Daphne Apollona karşılık vermez ve ondan kaçmaya başlar. Yorgun düşüp yakalanacağını anlayınca durur ve doğa anaya yalvarır. Yalvarışları sonucu hareketleri ağırlaşmaya ve gövdesi odunlaşmaya başlar. Kolları dallara, saçları ise kokulu yapraklara dönüşür. Apollon Daphne'nin ağaca dönüşmesi üzerine kulağını halen atan kalbine yaslar ve ona bundan sonra kutsal ağacı olacağını fısıldar. Harbiye sınırları içerisinde yer alan şelalelerin Daphne'nin gözyaşlarından oluştuğuna inanılır.

 

     ÇÖREKOTU: Hz. Muhammed'in bir hadisinde çörek otuyla ilgili olarak ölümden başka her derde deva olduğu yer almaktadır. Rivayet edilene göre '' Hiçbir hastalık yoktur ki, çaresi şu kara tanede bulunuyor olmasın. Ancak ölüm bundan müstesnadır'' şeklinde bir hadisi bulunmaktadır. Çörek otunun şifalı yapısı yüzyıllardır geleneksel tıpla ilgilenenlerin dikkatini çekmeye devam etmektedir.

 

     KEKİK: Yunan mitolojisine göre Truva savaşı dünyanın en güzel kadını olarak bilinen Truva'lı Helen yüzünden başlamıştır. Bu savaşa çok üzülen Helen'in sürekli ağladığı ve gözyaşlarının düştüğü yerlerden güzel kokulu kekik bitkisinin çıktığına inanılır. O dönemde bütün Truva'ya yayılan kekikler savaşa karşı duruşun ve sessiz direnişin simgesi olarak kabul edilir.

 

     KARDELEN: Birbirini çok seven iki çiçek her bahar çiçek açıp birbirini görmekteymiş. Sevdiği çiçeği diğerlerinden kıskanan çiçek, diğerine bir anlaşma sunar. Buna göre her bahar binlerce çiçekle açmak yerine, diğerlerinin uykuda olduğu kış vaktinde çiçek açacak ve bütün doğa kendilerine kalacakmış. Kış başlayıp da karlar toprağı örttüğünde, bahar boyunca toprakta sabırla bekleyen beyaz çiçek sevdiğini görme umuduyla karları delerek çiçek açar. Etrafına baktığında sevdiğini göremez. Aylarca bekler ama umutsuzluğa kapılarak boynunu büker ve soğuğa daha fazla dayanamayarak hayatını kaybeder. O günden beri kimsenin açmaya cesaret edemediği karda açan çiçeğe ''kardelen'' , korkularına yenik düşüp baharda açarak sevdiğini yarıyolda bırakan çiçeğe de ''hercai'' denir.

 

     ZEYTİN AĞACI: Antik Yunan, Mısır, Roma gibi pek çok uygarlıkta ve 3 semavi dinde Zeytin ağacı kutsal ağaç olarak nitelendirilmiştir. Bolluğun, bereketin, adaletin ve barışın simgesidir. Tarihte ilk ağaç koruma yasası zeytin ağacı için düzenlenmiştir.

     Yunan mitolojisinde Zeus,  Attika şehri için bir yarışma düzenlemiş ve şehre en değerli hediyeyi verecek kişiyi şehrin koruyucusu olarak ilan etmiştir. Yarışmaya Poseidon ve Athena katılmıştır. Poseidon savaşlarda kullanılmak üzere denizden ihtişamlı bir at çıkarmış; Athena ise topraktan bereketin sembolü bir zeytin ağacı çıkarmıştır. Yarışma sonucunda Athena Zeytin ağacıyla şehrin korucusu olmaya hak kazanmıştır.

     Nuh tufanı efsanesinde Hz. Nuh suların çekilipi çekilmediğini görmek için gemiden bir güvercin göndermiştir. Güvercin geri döndüğünde ağzında bir zeytin dalı tutmaktadır. Tufanın sona ermesiyle allah ile insanlar arasındaki barışı müjdeleyen zeytin ağacı dalı o günden beri barışın sembolü olarak kabul edilmektedir.

 

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR